Rss Feed
  1. Yılın merakla beklenen ödülleri ‘Pantene Altın Kelebek’in kırmızı halıdaki yıldızlar geçidinde, ünlü yıldızlar saçlarıyla, şıklıklarıyla ve güzellikleriyle dikkat çekti.




    29 Kasım Pazar akşamı Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde televizyon ve müzik dünyasının en iyilerinin ödüllendirildiği “Pantene Altın Kelebek Ödülleri”nde; birbirinden ünlü isimler ödül töreni öncesinde kırmızı halıda saçlarıyla, güzellikleriyle ve şıklıklarıyla göz kamaştırdı.



    Bergüzar Korel ışıltısıyla ve saçlarıyla büyüledi…

    Geceye krem rengi şık ve zarif bir tuvaletle katılan Pantene Marka Elçisi Bergüzar Korel, güçlü ve sağlıklı görünen güzel saçlarıyla ışıltısını kırmızı halıya da yansıttı. Bergüzar Korel’in bu özel gece için saçlarını hazırlayan P&G Beauty Saç Stilisti Önder Tiryaki; “Böylesine özel ve görkemli bir gecede Pantene’in Marka Elçisi Bergüzar’ın kıyafet seçimi kadar saçlarının nasıl görüneceği de oldukça önemliydi. Bergüzar’ın saçları oldukça gür ve sağlıklı… Tabii söz konusu böylesine güzel ve sağlıklı görünen Pantene saçı olunca, saçlara şekil vermek de benim için çok keyifliydi. Bergüzar’ın kıyafet seçimine göre saç şekline birlikte karar verdik ve ortaya harika bir sonuç çıktı. Kendisi gibi saçları da ışıldıyor” dedi.



    Yıldızları Parladı…

    Bu yıl ilk defa belirlenen “Pantene Yıldızı Parlayanlar” kategorisinde; Hande Erçel, Bensu Soral ve Nilay Deniz de güzel ve sağlıklı görünen saçlarıyla ve tarz tuvalet seçimleriyle geceye katıldı. Genç yıldızlar, oyunculuk anlamında böylesine değerli bir ödül almanın da kendileri için büyük bir motivasyon olduğunu söylediler. Hande Erçel ve Bensu Soral toplu kullanmayı tercih ettikleri güçlü saçları ve doğal makyajlarıyla göz kamaştırdı. Ödül gecesi için tercihi beyazdan yana olan Nilay Deniz ise açık bıraktığı güzel ve sağlıklı görünen saçlarıyla dikkat çekti.



    Ayrıca Pantene Altın Kelebek özel jürisi tarafından güçlü ve sağlıklı görünen saçlarına göre seçilen 15 şanslı okur, geceye yıldızlar kadar özel hazırlanma ve sevdiği sanatçılara sahnede ödül verme şansını yakaladı. 15 şanslı genç kızı ödül gecesine hazırlayan P&G Beauty Saç Stilisti Önder Tiryaki, “Böyle bir geceye hazır olmak için öncelikle sağlıklı görünen, güçlü ve parlak saçlara sahip olmanız gerekiyor” dedi. Ünlü saç stilisti, her şampuandan sonra Pantene saç bakım kreminin kullanılmasının önemini vurguladı: “Daha sağlıklı görünen, daha parlak ve daha güçlü* saçlar için, şampuandan fazlasına ihtiyacınız var! Bunun için önerim, dünyanın 1 numaralı saç bakım kremi** olan Pantene Pro-V Saç Bakım Kremleri. Etkili Pantene Pro-V formülüne sahip olan ve her saç tipine uygun varyantları bulunan Pantene Saç Bakım Kremleri, her şampuandan sonra kullanıldığında saçların sağlıklı görünen en güzel halini ortaya çıkarmaya yardımcı oluyor.” Tiryaki, Pantene şampuan ve saç bakım kremiyle birlikte, Pantene Saç Bakım Yağ’larının düzenli kullanımını tavsiye ediyor: “Harika bir ürün! Ben uzun zamandır bu işi yapıyorum, böyle bir ürünle ilk defa karşılaştım. Çevremde önerdiğim herkes de bayılıyor. Çünkü normalde kadınlar çoğunlukla saçlarını ağırlaştırdığından şikayet ederek yağları kullanmayı reddediyor; fakat Pantene Saç Bakım Yağları ile böyle bir sorunla karşılaşmak söz konusu bile değil. Ürün saçlarınızın bakımını yapıp saçı şekillendirmeden kaynaklanan yıpranmaya karşı korurken, yağlı bir his bırakmıyor.”
    15 şanslı genç kızın kırmızı halıdaki saç stillerini belirleyen Önder Tiryaki “Genç kızlar kırmızı halıda kesinlikle doğal ve abartıdan uzak olmalı, kendilerine yakışanı yapmalılar. Kırmızı halıya en çok yakışan görünüm herkesin yaptığı değil, senin en güzel halindir” dedi.

     *Şekillendirmeden kaynaklanan yıpranmalara karşı güç, şampuan+saç bakım kremi kullanımında

    **P&G Hesaplaması, Ağustos’14-Temmuz’15 Nielsen satış bilgisine göre




    Bir boomads advertorial içeriğidir.



  2. Spor ayakkabıları, spor ve antrenmanların en önemli olmazsa olmazlarından  biri. Onsuz bir spor düşünülemez bile. İyi bir spor ayakkabısı, sağladığı  konfor kadar tasarımıyla da  etkilemeli. Özellikle sporu, hayatlarının bir parçası haline getiren insanlar için doğru spor ayakkabıyı seçmekten daha önemli bir şey yok denilebilir.

    Yoğun antrenman temponuza uyum sağlayan, enerjinizi ve hareket kabiliyetinizi en üst seviyeye çıkaran bir ayakkabıyı seçmek, yapacağınız sporun kalitesini de artıracaktır.

    PUMA Ignite ailesinin en yeni üyesi olan Ignite XT, bir antrenman  ayakkabısı olarak tüm beklentilerinizi karşılıyor. Modern ve şık tasarımıyla dikkat çekerken, sağladığı maksimum enerji ile enerjinizi zirveye taşıyor ve sporu daha keyifli hale getiriyor.



    Ignite XT yüksek geri sekme ve Ignite Foam yastıklaması ile hareket kabiliyetinizi en yüksek seviyeye çıkararak darbe etkisini azaltıyor ve uzun süreli dayanıklılık sağlıyor. Ignite XT, koşu yaparken verdiğiniz enerjiyi size iade eden köpük teknolojisi ile sizi bitiş çizgisine taşıyarak bir sonraki hedefinize ulaştırıyor.



    Ignite XT, bütün ayakkabı boyunca uzanan esneme kanalları sayesinde her yönde hızlı ve dinamik hareketi mümkün kılıyor.  Orta ve yan yüzlerde artırılan topuk kalınlığı yanal hareketleri desteklerken, dış tabanda yer alan sağlam kauçuk kapsüller ağırlık yapmaksızın zeminle tam temas ve tutuş sağlıyor. Dünyanın En Hızlı Adamı  Usain Bolt ve ünlü yıldız Rihanna da antrenman yaparken, uzun süreli performans vadeden PUMA Ignite XT’yi tercih ediyor. Ignite XT, sunduğu renk seçenekleriyle antrenmanlarınızı ateşliyor.





    Yoğun antrenmanları boyunca yüksek enerji isteyen sporcular için özel olarak tasarlanan PUMA Ignite XT, çok yakın zamanda bir ikon haline gelecek gibi gözüküyor.



    Siz de en esnek koşu ve antrenman ayakkabısını deneyimlemek isterseniz, Ignite XT’yi tüm PUMA mağazalarında ve www.puma.com/ignite adresinde bulabilirsiniz.


    Bir boomads advertorial içeriğidir.



  3. Televizyon ve müzik dünyasının en iyilerinin ödüllendirildiği Altın Kelebek Ödülleri, bu kez Pantene sponsorluğunda organize ediliyor. 42.’si düzenlenecek olan Pantene Altın Kelebek Ödülleri, bu yıl da sanat camiasının önemli isimlerini bir araya getirecek. Kırmızı Halı’dan sahneye kadarki süreçte sürprizlerin yaşanacağı, yıldızlar geçidine dönüşecek olan tören, birçok yeniliğe ve ilklere de ev sahipliği yapacak.

    Yıldızı Parlayanlar onlar oldu
    Pantene Altın Kelebek Ödülleri’nde bu yıl yeni bir kategori daha var: “Pantene Yıldızı Parlayanlar”. Senelerdir saç bakımına getirdiği yeniliklerle Türkiye’de ve dünyada öne çıkan Pantene, bu özel gece için ise Türkiye’nin yıldızı parlayan genç isimlerine eşlik ediyor olacak. 42 yıllık Altın Kelebek tarihinde bu yıl ilk kez verilecek “Pantene Yıldızı Parlayanlar” ödülünün sahipleri Hande Erçel, Bensu Soral ve Nilay Deniz oldu.







    Gecenin yıldızı sen ol, Pantene saçının farkını kırmızı halıda da göster! 
    42. Pantene Altın Kelebek Ödülleri’nde televizyon ve müzik dünyasının en iyileri senin vereceğin oylarla parlayacak! www.pantenealtinkelebekodulleri.com’a gir ve sen de en sevdiğin sanatçılara oyunu ver. Ayrıca “benim de saçlarım güçlü ve sağlıklı görünüyor” diyorsan, “Gecenin Yıldızı Ol” kısmına başvur. Kişisel bilgilerini gir ve fotoğrafını yükle. Pantene Altın Kelebek Özel Jürisi’nin seçimleriyle bu büyülü gecede benzersiz deneyimler yaşayacak 15 şanslı kişiden biri de sen ol! Üstelik kendini bir yıldız gibi hissedeceğin gecede, sahne arkasında yıldızların heyecanına tanık olma ve en sevdiğin sanatçıya sahnede ödülünü verme şansı yakala. Pantene saçının farkını kırmızı halıda da göster!

    Bu heyecanı kaçırma!
    Vuslat Doğan Sabancı, Hürriyet, Kanal D ve Pantene’in ev sahipliği yapacağı Pantene Altın Kelebek Ödül Töreni, 4 Ekim Pazar akşamı Kanal D’den canlı olarak yayınlanacak.

    www.pantenealtinkelebekodulleri.com
    #pantenealtınkelebek

    Pantene Altın Kelebek Ödül Töreni’nin tanıtım filmi  ve kamera arkası görüntüleri için tıkla.


    Bir boomads advertorial içeriğidir.







  4. Türk kadınlarının %45’inin yıpranmış saçlara sahip olduğunu ortaya çıkaran ve onları besleyici bakımla buluşturan Dove, Türkiye’deki kadınların saçları ve saç bakımları ile ilgili farklı alışkanlıklarına dikkat çekerek çeşitli ipuçları veriyor ve her tip saç için geliştirdiği ürünlerle kadınların problemlerine çözümler getiriyor.



    İşte size Türk kadınlarının saç tipleri ve bakım alışkanlıkları



    Saç stilleri
    Kadınların %25’i saçlarını dağınık olarak kullanmayı tercih ediyor.

    %25 - Dağınık
    %11 - Hacimli
    %10 - Düzleştirilmiş
    %4   - Uzun ve küt

    Kadınların en çok dert ettiği 4 saç problemi
    1. Saç dökülmesi
    2. Güçsüz saçlar
    3. Yıpranmış saçlar
    4. Kırık Uçlar  

    Kullanım şekli
    Açık saç, Türk kadınları arasında en yaygın kullanım şekli.

    %37 - Açık
    %14 - At kuyruklu
    %10 - Tepeden toplu

    Isıyla şekillendirme sıklığı
    10 kadından 4’ü, istediği şekli verebilmek için saçını ısıyla şekillendiriyor.

    %13 - Haftada 2-3 kez
    %11 - Ayda-haftada bir
    %8   - Haftada 4-6 kez
    %4   - Ayda birden az

    Saçlarda yıpranma belirtileri
    Yıpranmış saçların en dikkat çekici belirtileri arasında güçsüz ve kırılmış saçlar geliyor.

    %52 - Güçsüz
    %40 - Kırılmış
    %37 - Dökülen

    Kadınların %45’i yıpranmış saçlara sahip.



    Yıpranmış saçlarla başa çıkmak için kadınların tercih ettiği 3 yöntem
    1. Saçlarını düzenli kesmek
    2. Saçlarının uçlarından aldırmak
    3. Saçlarını daha çok toplamak

        


    Çözüm



    Dove Kırık Uçlara Karşı Etkili Bakım Kürü saç kırıklarına anında etki etmeye başlayarak, 3 kullanımda kırıkları %80’e kadar onarır*.

    Böylece saçınızı ne zaman kestireceğinize kırıklarınız değil siz karar verirsiniz.
    Daha etkili sonuçlar için Dove Kırık Uçlara Karşı Etkili Şampuan, Saç Kremi ve Saç Bakım Kürü’nü birlikte kullanın.



    *Dove Saç Bakım Kürü uygulanmamış saçla karşılaştırıldığında...

    TNS 2012 Alışkanlık ve Deneyimler (Habits & Experiences) araştırmasından alınan verilere göre düzenlenmiştir.


    Bir boomads advertorial içeriğidir.







  5. Bugün size, dünyanın en çok satan saç kozmetik ürünlerine sahip ''ghd'' i tanıtmak istiyorum.
    Daha önce duymayanlar olabilir ki ben de yakın zamana kadar onlardandım. Fakat bu ürünü kullandıktan ve ghd' i araştırdıktan sonra gerçekten de nasıl böyle bir dev isimle karşılaşmadığıma şaşırdım.
    ''ghd'', good hair day everyday, izlediğiniz tüm büyük organizasyon, tören, davet, defile, festival... aklınıza gelen hepsindeki ana saç sponsoru. Victoria Secret, Cannes Festivali, hatta Oscar töreni, London Fashion Week, aklınıza gelen hepsinin...

    Sanrım artık heyecanlanmışsınızdır.



    Size tanıtacağım şekillendiriciyi ve ek olarak diğer ürünleri bir süredir keyifle kullanıyorum. 
    Hani sorunlu saçlar vardır, kolay şekil almaz, kabarır ama istediğiniz hacimde de asla kalmaz, kıvırcık sayılmaz ama düzleşmez de, kısa da kesseniz olmaz, uzun da, size aynada saatler geçirtecek türden... İşte benim saçlarım onlardan!



    Hal böyle olunca, her marka şekillendiriciyi kullandığımı da, itiraf etmeliyim.
    İddia ediyorum ki, kullandıklarımın içindeki en iyi sonucu, bu ürünle yakaladım.
    Saçımı yıpratmadı, saatlerce uğraştırmadı ve ergonomik tasarımıyla kolayca kullanabildim.



    Seramik ısıtıcı plakalarıyla, tüm saç tiplerine uygun bir ürün. Saçlar adeta kayıyor ve takılmadan işlem görüyor. Kürek fırçası yanında mevcut, şekillendirme için gayet de uyumlu.
    Oldukça uzun bir kablosu var, neredeyse 3 metre kadar, bu da oldukça rahat hareket etmeyi sağlıyor.
    30 dakika boyunca kullanılmadığında otomatik olarak kapanıyor ve uyarı ışığıyla ve sesiyle sinyal veriyor.
    Metalik rengi göz kamaştırıyor, zaten mücevher serisinden bir ürün.
    Sadece düzleştirme için değil, saçın uzunluğunu koruyarak dalga yaratmak ve bukleler için de kullanılabiliyor.
    En önemlisi de el yakmıyor.
    Hafif bir ürün olduğu için kullanırken kolunuz yorulmuyor.




    Bana gelen pakette şekillendiriciye ek olarak, uyumlu kürek fırçası, orjinal çantası, seramik ve havalandırmalı saç fırçaları ve spreyi, havlusu, hatta USB belleği vardı.

    Fırçalardan da biraz bahsetmek istiyorum.
    Ürünün kutusundaki kürek fırça ve ek olarak gelen kürek fırça, aynı ürün, özel üretim olduğu için yeşil renkte sadece. Geniş tabanlı olduğu için, daha çok saçı kavrayabiliyor. Orta ve uzun saçlar için ideal.


    Diğer bir fırça ise, seramik havalandırmalı yuvarlak fırça.
    Fırça gibi değil, sanki ayrı bir şekillendirici kalitesinde. Kısa ve orta boy saçlar için rahat kullanılabiliyor. Isıyı tutarak, daha hızlı fön çekmeyi sağlıyor.


    Yine paketimde gelen saç ürünleri içinde spreyleri unutmamak lazım.
    Kozmetik ürünlerini de, en az şekillendirme ürünleri kadar başarılı buldum.

    Isıya karşı koruma spreyi hoş bir ürün, adı zaten özelliğini anlatıyor. 120 ml.lik büyük bir ürün. Şekillendiriciden önce sıkılıyor, hoş bir kokusu var. Nemli saça da uygulanabiliyor. Saçımın yıpranmadığını hatırlarsak, başarısını benim için kanıtladığını da belirtebilirim.

    Bir diğer ürün ise sabitleme spreyi oldu. Neme karşı dayanıklı, fönü tutabiliyor. Daha küçük bir ürün, 75 ml. Zaten son sabitleyici olduğu için, çantada taşınması hedeflenmiş.





    ghd Türkiye' ye beni ürünleriyle tanıştırdıkları için çok teşekkür ediyorum.
    ghd Air saç kurutma makinesi ve difüzörü için para biriktirmeye başladım bile.



    Son olarak, saçınızdan ne kadar şikayetçi olursanız olun, doğru ürünlerle mucizeler yaratabilirsiniz.

    Daha çok seçenek ve ghd ürünlerini daha yakından tanımak için;
    http://www.ghdhair.com/tr

    Online alışveriş için ise:
    http://www.quicklinecosmetics.com/




  6. ÇEKİLİŞ SONUCU

    9 Şubat 2015



    Katılım gösteren herkese teşekkürler. 

    Tavsiye Melekleri' nden de alınan mail teyidi sonucunda şanslımız ''durubaby'' oluyor.
    Kendisine hemen tebrik mailini gönderiyorum ve 3 gün içinde dönüş bekliyorum.


  7. SEVGİ DOLU BİR PAKET

    7 Şubat 2015

    Sevgili Kelebek Etkisi ve Buralı Olamayanlar Lokali nin birlikte düzenlediği Bir Kartpostal, Bir Kitap, Bir kozmetik etkinliğine keyifle katılmıştım. 
    Geçtiğimiz gün, eşleşmeler de gerçekleşti ve biz de (ismine bayıldığım) Güzel Ruhlu Kadınlar la çıktık. Sevgililer günü öncesi de, planladığımız gibi, birbirimize paketlerimize gönderdik.

    Etkinlikteki asıl ürün, kartpostallarımızdı ve sanırım beni de en çok yoran aşama bu oldu çünkü kartpostalı gerçekten de çok zor bulabildim. Gerçi evet evde hala var ama daha özel ve yeni alınmış bir kartpostal olsun istedim. 8. kırtasiyeden sonra kara kara nereden bulacağımı düşünürken, tam da istediğim gibi bir kartpostal buldum ve hediye kutusuna ekledim.

    Etkinlik sahibeleri Kelebek Etkisi ve Buralı Olamayanlar Lokali ne emekleri, etkinliklerine beni de dahil ettikleri ve ilgileri için ayrıca teşekkür ederim, keyifle kaynaşmaları sağlıyor bu güzel etkinlikler. 

    Şimdi Güzel Ruhlu Kadınlar' dan bana gelen hoş paketle sizi baş başa bırakıyorum. Kendisine çok teşekkür ederim, bu vesileyle herkesin de 14 Şubat' ını kutlarım.











  8. Whiplash


    Son bir haftadır, bir Whiplash furyasıdır, malumunuz almış gidiyor.
    Ben de kendisini sonunda izlemeye nail oldum. Hatta sık sık bazı sahneleri tekrar izlediğimi itiraf etmeliyim.
    Hayır, karşımda muhteşem bir film yok ama gayet iyi işlenmiş bir film duruyor.



    Whiplash


    Ülkenin en iyi müzik okulu Shcarffer' da, ilk senesini okuyan ve dünyanın en iyi caz bateristlerinden biri olma hayalini kuran Andrew (Miles Teller), okulun saygı ve korkuyla karşısında titrediği ve şimdiye kadarki tüm öğrencilerini iyi yerlere ulaştırmış caz ustası Fletcher' ın (J.K. Simmons) ekibine katılır. Bundan sonra ise Andrew' u; psikolojik, duygusal ve fiziksel anlamda zorlu bir mücadele beklemektedir. Bu yolda, Fletcher' ın da desteğini alıp, hayallerine kavuşacak olan ''işareti'' verebilecek midir, yoksa tüm özgüvenini yitirip, düşlerine veda mı edecektir?

    Whiplash


    Whiplash, Miles Teller' ın kariyeri için ciddi anlamda bir dönüm noktası diyebilirim. Daha önce hep ergen rolleriyle hafızamıza kazınmıştı. Bu filmle birlikte, Andrew' un olduğu kadar, kendisinin de rüştünü ispatlama çabasına şahit olacağız.
    19 yaşındaki bir öğrenciyi canlandıran aktörü, en son Two Night Stand de izlemiştik. Whiplash 'in ise daha önce çekilmiş bir film olduğunu hatırlatmak isterim.

    J.K. Simmons ise, bana göre yardımcı değil, filmin asıl aktörü konumunda. Terrence Fletcher' a öyle ustalıkla hayat vermiş ki, sanki o bir dolu azarı, küfürü Andrew değil de, biz işitiyoruz. (zaten ülkemizdeki eğitim sisteminden de aşinayız bu duruma) 



    Whiplash


    Whiplash, sözlük anlamı olarak: kırbaçlanırken, kamçının aldığı şekil demek. Aynı zamanda çarpışmada, başın aldığı ileri-geri şekil anlamını da taşıyor. Mecaz anlamda ise, laf sokmak olarak belirtebilirim.
    Tabi bir de muhteşem bir caz şarkısıdır kendisi.
    Eh, bunların hepsi de filmde mevcut.

    Müziklerden bahsetmek gerekirse... İşte benim filmi en çok sevme nedenim de zaten bu.
    Whiplash' i bize her anlamda yaşattığını ve Caravan' ı filmden sonra defalarca dinlemeye sebep olacağını belirtmeliyim. Tabi bir de, Buddy Rich 'in solo performansını hayranlıkla hatırlayacağız.
    Filmi belki her sinemasever beğenmeyecek ama müzikseverler de asla es geçmeyecek.
    Yalnız, unutmamalı ki, film caz hakkında değil.
    Caz bu filmde sadece, iktidara ve boyun eğmeye (belki de eğmemeye) eşlik eden bir araç durumunda.


    Whiplash


    Film 5 dalda Oscar adayı ve J.K. Simmons'a Golden Globes' da, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazandırdı bile.
    Ayrıca Sundance' den de dramatik kategoride Seyirci ve Büyük Jüri ödülleriyle döndü.

    Benim tahminimce, En İyi Filmi, Oscar' da kucaklayamayacağı yönünde.
    En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödüllerinin ise gerçekten güçlü adaylarından biri.



    Whiplash



    Film hakkında birkaç nota değinmek gerekirse;

    - Sadece 19 günde çekildi.

    - 2013 yılında, öncelikle kısa film olarak izleyicilerle buluştu. Sundance Festivali' nde Jüri Özel Ödülü'nü kucaklayınca, uzun metraj için de sponsor bulunmuş oldu.
    Kısa versiyonda Miles Teller yok ama J.K. Simmons var.

    - Filmin yönetmeni ve senaristi Damien Chazelle henüz 30 yaşında!

    - Bateriyi çalan gerçekten de Miles Teller! Filmin çok az sahnesinde dublör kullanılmış. Ayrıca, bateriyi çalarken ellerinin kanadığı sahneler, gerçekten yaşanmış.

    -J.K. Simmons da, müzik alanında vakt-i zamanında eğitim almış.

    - J.K. Simmons, izleyenlerin bileceği bir nevi ''isyan'' sahnesinde iki kaburgasını kırmış. Filmdeki diğer fiziksel şiddet sahneleri de gerçekmiş.

    -Baterideki ziller İstanbul ve Zildjian markalı.
    Bilmeyenler için dip not: Marka; Osmanlı zamanında, İstanbul' da bir ermeni usta tarafından yaratıldı. Torunları tarafından ABD menşeili olarak yıllardır rock ve (özellikle) jazz orkestralarının değişmez ismidir.

    İyi seyirler!

  9. Piraye Nazım Hikmet


    En güzel şiirleri yazan adamlar, nedense bu dünyadan hep arka arkaya göçmüşler.

    Aslında bugünkü post, sinemayla ilgili olacaktı ama bu toprakların, belki de en güzel ve bu topraklara belki de en aşık insanının doğum günü olduğunu hatırlayınca, O' nunla ilgili yazmadan edemedim.

    Nazım Hikmet' den bahsediyorum...

    Bugün size birçok gazetede, sosyal medyada, televizyonda zaten yaşam hikayesi ve siyasi düşünceleri hatırlatılacaktır. Zaten bildiğiniz de onlarca şiiri vardır Usta' nın. 
    Ben yine bir mektubu okutmak istiyorum sizlere. Cemal Süreya da olduğu gibi...

    Tek farkı ise, bu sefer Nazım' ın yazdığı değil, O'na yazılan bir mektup bu.
    Nazım hapisteyken, eşi Piraye' nin yazdığı mektup. 

    Günlük, sıradan cümleler, içlerinde öyle bir aşk barındırıyorlar ki, sanki Nazım Piraye' ye, Piraye de Nazım' a dönüşüyor. Bize ise bir kadının, bir adama olan ''ölümsüz'' yolculuğunu okumak kalıyor. 



    BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM

    Ben
    senden önce ölmek isterim.
    Gidenin arkasından gelen
    gideni bulacak mı zannediyorsun?
    Ben zannetmiyorum bunu.
    İyisi mi, beni yaktırırsın,
    odanda ocağın üstüne korsun
                        içinde bir kavanozun.
    Kavanoz camdan olsun,
    şeffaf, beyaz camdan olsun
                        ki içinde beni görebilesin...
    Fedakârlığımı anlıyorsun :
    vazgeçtim toprak olmaktan,
    vazgeçtim çiçek olmaktan
                            senin yanında kalabilmek için.
    Ve toz oluyorum
    yaşıyorum yanında senin.
    Sonra, sen de ölünce
    kavanozuma gelirsin.
    Ve orda beraber yaşarız
    külümün içinde külün,
    ta ki bir savruk gelin
    yahut vefasız bir torun
    bizi ordan atana kadar...
    Ama biz
    o zamana kadar
    o kadar
    karışacağız
    ki birbirimize,
    atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
                                         yan yana düşecek.
    Toprağa beraber dalacağız.
    Ve bir gün yabani bir çiçek
    bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
    sapında muhakkak
    iki çiçek açacak :
                        biri sen
                        biri de ben.
    Ben
    daha ölümü düşünmüyorum.
    Ben daha bir çocuk doğuracağım.
    Hayat taşıyor içimden.
    Kaynıyor kanım.
    Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
    ama sen de beraber.
    Ama ölüm de korkutmuyor beni.
    Yalnız pek sevimsiz buluyorum
                                    bizim cenaze şeklini.
    Ben ölünceye kadar da
    bu düzelir herhalde.
    Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
    İçimden bir şey :
                      belki diyor. 


    (18 Subat 1945)
    Piraye Nazim Hikmet 




    Not: Mektup, Piraye tarafında yazılmış olup, sonrasında Nazım Hikmet tarafından şiire dönüştürülmüştür.

    İyi ki doğdun Usta, hem aşkı henüz yaşamadan bize okuttun, hem de yaşattıklarına yazma vesilesi oldun.



  10. Biz kadınlara sihir yapma şansı verseler, sanıyorum ki çoğumuz bu şansı, yüzümüzde bir şeyleri değiştirmek için kullanırdık.
    Benim de değiştireceğim, sihir eli değdireceğim en baştaki şey: Kocaman gözeneklerim olurdu.
    Şimdi bile ergenlik dönemlerinden bahseden yaşıtlarımın sarf ettiği, ''ayy bende hiç sivilce çıkmadı, hiç sorun yaşamadım'' sözlerini imrenerek dinlerim.

    Evet iyi bir cilt konusunda, hiçbir zaman şanslı olamadım ama yaşım ilerledikçe ve makyaj ürünlerini keşfettikçe, bu açığımı kapatmayı öğrendim.
    Şimdilerde çıktı o BB ler, CC kremler... Onlardan önce biz fondötenin dibini görürdük. şimdilerde kapağını bile açmıyoruz ne güzel.

    Zaman ilerliyor, teknoloji değişiyor, artık aynada kendini müdahalesiz de beğenme daha sıklaşıyor. İnsanlar kendileriyle daha barışıklar, uyanma ile işe gitme arasındaki dakikalar, daha da kısalıyor işte benim can alıcı noktam da bu!
    Şimdilerde bir ürün yetiyor yüzümüzü olduğu gibi değiştirmeye ve bunun için de; beyaz, boğazlı kazaklarımızdan, vazgeçmemiz gerekmiyor.

    İşte o ürün: L'OREAL REVITALIFT Magic Blur...
    Adı gibi flulaştırıyor, minicik bir müdahalesiyle.

    loreal revitalift

    Ben Magic Blur' u, Tavsiye Kanalı sayesinde, Tavsiye Melekleri' nden biri olduğum için, ürün henüz piyasaya bile çıkmadan önce deneyimledim. Aslında bu post, belirtmeliyim ki, çok daha önce sizler tarafından okunacaktı fakat hem uzun süreli bir kullanım tecrübesi kazanmak istedim, hem de bir önceki postta (TIK TIK) belirttiğim sürece etki etmek istemedim.

    macig blur


    Bu süreçte L'OREAL Magic Blur, öyle çok beğenildi, öyle çok yazıldı ve çizildi ki, sanıyorum çoğunuz dayanamayıp kullanmaya başladı bile. Hala çelişkide olanlar için artıları ve eksileriyle devam edelim.

    magicblur


    Öncelikle Magic Blur serisi, iki üründen oluşuyor.
    Biri yaşlanma karşıtı bakım kremi, diğeri ise tamamlayıcı dokunuş.

    Açıkcası kremin tam anlamıyla benim yaşıma uygun olmadığını, itiraf etmek zorundayım. 40-50 yaş skalası için kullanıma uygun olduğu zaten ambalajında da belirtiliyor.
    Bense 30' lu yaşların başındayım ve henüz ince de olsa, hiçbir çizgi ve kırışıklığa sahip değilim. Dolayısıyla, kremin hedeflerinden biri olan kırışıkları gizleme konusunu tecrübe edemedim. Uzun süreli ve düzenli kullanımda, içeriğindeki Pro-Retinol A formülüyle, yaşlanma belirtileriyle savaştığı belirtilmiş.
    Fakat... Ürünün tek özelliği elbette sadece bu değil. Benim işime yarayan kısmı, işte burada devreye giriyor. Çünkü ürün, aynı zamanda gözenekleri de gizliyor. Bu özeliği sayesinde, yaş skalasını, 20 li yaşlara kadar olmasa da, 40 lardan biraz daha aşağıya çekebiliyor.

    Kremin kıvamı oldukça hafif, hemen emilmesi gerçekten de artı bir özellik.
    Aynı zamanda, makyaj bazı olarak da kullanıma uygun olduğundan, sizi sonraki aşama için bekletmiyor.
    Yağlı bir his ise asla bırakmıyor.
    Kokusu ise, klasik, bildiğimiz L'OREAL kremlerden daha yoğun ama benim çok hoşuma gitti.
    Bende hiçbir alerjik reaksiyon göstermedi.
    Uzun süreli kullanımda, renk tonunu da eşitlediği belirtiliyor, evet az da olsa bir fark yarattığını ben de kendimde görüyorum.
    Gözenek gizlemesi orta düzeyde.
    Nemlendirmesini ise gayet başarılı buldum.

    Kısacası bu ürün, orta yaşlarda, ince çizgi ve gözeneklerden şikayet eden kitleye, ayrı ayrı kremlere boşu boşuna para vermeyin, tek bir kremle hem şikayetlerinizden kurtulun, hem de kırışıklıklarınız için önlem alın diyor.
    Magic Blur 'un, kırışıkları önleme dışındaki vaatlerine en büyük rakip ise, yine Magic Blur serisinden tamamlayıcı dokunuş kremi!

    magic blur


    İşte benim en sevdiğim ve uzun süreler bıkmadan kullanacak olduğum ürün de bu!
    Tamamlayıcı dokunuş kremi, diğerine göre daha yoğun kıvamlı ama köpük gibi, çok az kullanımda bile kolaylıkla dağılıyor.
    Sürüldüğünde, kadifemsi ve yumuşacık bir etki bırakıyor, kokusu ise hissedilmiyor.
    Tam anlamıyla, piyasada bulunan ve gözenek küçültücü olarak lanse edilen ürünler kıvamında.
    Gözeneklerimi anında gizledi, ayrıca cildimde parlamayı engelleyerek, onu mat bir görünüme kavuşturdu.
    Serinin diğer ürününe karşın bu ürün, kullanımdan sonra cildi hafif yağlı bırakıyor. Bu durumu ise olumsuz algılamayın çünkü makyajınıza iyi bir baz yaratıyor.
    Renksiz olması sebebiyle, tek başına kullanıldığında kıyafetlerinize bulaşmıyor, ayrıca erkekler de bu yüzden rahatlıkla kullanabilir.
    Ürün yine kırışıklıkları ve ince çizgileri kapatmayı vaat ediyor ama bakım kremi gibi zamanla azaltmayı iddia da etmiyor.

    İki ürün de, piyasadaki pahalı muadillerine göre çok daha uygun fiyatlarla satılıyor. Ortalama 35.00-40.00 TL arasında indirimsiz satış fiyatına sahipler.

    Hassas olanlar için iki önemli bir not olarak belirtmeliyim ki;
    Ürünler, güneş koruması içermiyor.
    Tamamlayıcı krem silikon içeriyor.

    Başlıkta da dediğim gibi, gayet tercih edilebilir iki ürün söz konusu.
    Özellikle tamamlayıcı dokunuşu, daha iyi bir ürün çıkana dek, kullanmayı düşünüyorum. Çünkü benim için hep hayalini kurduğum, uygun fiyatlı ve vaatlerini oldukça yerine getiren, bir nevi büyülü bir ürün...
    Beni bu ürünlerle tanıştıran Tavsiye Kanalı 'na bir kez daha teşekkür ederim.


  11. Ben, sevdiğim şairlerin ölüm yıl dönümlerini umursamam. Aramızdan ayrılış zamanları, şiirleri okunduğu sürece, çok da önemli değildir. Doğum günlerini kutlarım, aramıza katıldıkları ve hayatımıza iz kattıkları için...

    Bazı istisnalar hariç...
    O istisnalardan birinin adı Cemal Süreya...
    En sevdiklerimden...
    Bu yüzden, sosyal medyada bugün sık sık okuyup, paylaşsam da, burada onu anmak için, bir günün daha ilerlemesini bekledim.

    Bir şiir paylaşmayacağım ama... Gayet şairane girişime tezat. Bu sefer mektup olsun. Herkes Tomris Uyar' la olan aşkını yazıp, çizse de, ben, ''ipek böceği sesli'' eşi Zuhal' e yazdığı bir mektubu aktaracağım.
    Ciddi bir ameliyat için, 13 gün hastanede yatmak zorunda kalan eşine yazdığı, 13 mektuptan bir alıntı..


    zuhal tekkanat

    Zuhal'im, hayat! 
    Hayatımsın, bunu bilmeni isterim. En önce bunu bilmeni. Bir de şeyi bilmeni isterim: benden yanlış yere, yok yere kuşkulanıyorsun. Sana hiçbir zaman hayınlık etmedim ben. Edemem. Kaç yıldır evliyiz, yan yanayız. Hâlâ başım dönüyor senlen, esrikim senlen, seviyorum seni. Her geçen gün daha büyük bir aşkla. N’olur, akkavakkızı, anla beni. Bu sevgimi hor görme. Kendininkine uydur, yakıştır. Bu satırları ilk evimizin altındaki kahvede yazıyorum. Ve ben seni o ilk günlerdekinden daha büyük bir tutkuyla seviyorum.
    Biz iki ayrı ırmak gibi ayrı yerlerden kopup geldik, kavuştuk bir noktada, yanı başımızdan küçük bir kol da alarak büyük bir nehir meydana getirdik; birlikte akıyoruz şimdi. Nicedir bu böyle. Hep de böyle olacak. Denize dökülene, ölene dek. Bizim için tek koşul mutluluk olabilir. Hiçbir şey bozamaz birliğimizi. “Üçüz, gözüz biz.” Sen de öyle düşünmüyor musun? Ne tuhaf, son bir iki ayda seni, benden biraz uzaklaştın, araya mesafeler, tedirginlikler sokuyorsun diye düşünürken, o sırada sen de aynı şeyleri düşünüyormuşsun. Bunlar aşkın halleri, aşkın zaman zaman kişinin önüne çıkardığı ezinçler, üzünçler herhalde. Bunu böyle yorumlamak gerekir. Bir de seviyorum seni. Tek dalımsın. Memo’yla birlikte, ama ondan da öncesin. Bunu böylece bilesin. Bilinmelidir bu.Kahvenin önünden otomobiller geçiyor. Bir tane de at arabası. Seni düşününce o atı da seviyorum. Çay içiyorum. Artık ıhlamur içeceğim. Ne yumuşak, çağrışımlı, bağışçı, düşcül şeydir ıhlamur. Evimizin önünde bir ıhlamur ağacı olsun. Sen saksıda da yetiştirebilirsin ıhlamuru. Gece yatakta Memo’yla hep seni konuştuk. Susunca seni sustuk. Uyuyunca seni uyuduk.Akşamları eve döneyim, kapıyı sen aç: gözlerin…Memo okuldan dönmüş olsun. Kaçıncı sınıfta olsun?Duygulu bir adamım ben. Bir film görmüştüm eskilerde; bir Fransız filmi; adı: “Jesuis un Sentimental.” O filmdeki adam gibi miyim nedir?Yaşayacağız.Yüzüğünden öperim.Öfkem belli olur, coşkum ortaya çıkar da sevincim, üzüncüm dibe akar, orda büyür.Yalnız seninle güçlüyüm. Sen olmasan bir anlamım olamaz. Sev beni.Her şeyimi sana borçluyum. Sana rastladığım sıralar yıkıntılıydım. Sen onardın beni. Tuttun elimden kaldırdın. Ben de ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni, kutsadım.Aşk büyüdü, aşk!Sen hastanedeyken her gün yazacağım sana. Seni nice sevdiğimi anlatacağım.
    12 Temmuz 1972
    Onüç Günün Mektupları - Cemal Süreya
    Yapı Kredi Yayınları

  12. tavsiye kanali


    TAVSİYE KANALI' nı, hala bilmeyeniniz, üye olmayanınız var mı, kaldı mı? Hala varsa duymayan birileri oralarda, bu yazıyı dikkatle ve heyecanla okusun lütfen... Çünkü gerçekten buna değer bir oluşum.

    Ben 1 senedir kendilerinin keyifle takipçisiyim, aslında sadece bir takipçi de değilim, onlardan biri, yani bir tavsiye meleğiyim. 
    tavsiye melegi
    Peki kimdir bu tavsiye melekleri, ne yaparlar, neyi ve neden tavsiye ederler?

    Tavsiye Melekleri, markaların, kimi zaman piyasaya çıkmamış ürün ve hizmetlerini; ücretsiz olarak keşfeder, araştırır, yorumlar ve olumlu-olumsuz deneyimlerini paylaşmaktan muazzam keyif alırlar. Sonucunda ise hem yakın çevrelerine ürünü ya da hizmeti tanıtmış olurlar, hem de değerli yorumlarıyla markalara geri bildirim sağlamış olurlar. 

    İşte tavsiye meleklerinin de buluştuğu platform da, Tavsiye Kanalı' dır.

    Her yeni deneyim için, verdiğiniz bilgiler doğrultusunda, asıl hedefe yönelik kampanyalar sunar. Örneğin, kedi sahibi bir tavsiye meleğiyseniz, pet ürünleriyle ilgili bir kampanya olduğunda bu kampanyaya dahil olursunuz. Ya da yemek yapmayı seviyorsanız, varsayalım bir salça kampanyası, bu size anket vasıtasıyla sorulur ve sistem sizi buna dahil eder. Gayet keyifli değil mi?

    Şayet iyi bir tüketiciyseniz, daha ötesinin de Tavsiye Kanalı sayesinde mümkün olduğunu bilmelisiniz.

    Tavsiye Kanalı' na üye olup, siz de benim gibi kampanyalara dahil olmak isterseniz
    http://www.tavsiyekanali.com/ adresinden bize katılabilirsiniz, yeni kampanyaları da çok yakına başlayacak.

    Ayrıca bir de şirin mi şirin evleri var, canlı yayınlarla, Türkiye' nin en gözde markalarını ve ünlü isimlerini ağırlıyorlar burda. Ayrıca online bağlantılarla, sürprizler de oluyor.
    tavsiyeevi
    Tavsiye Kanalı' nı size kısaca bu şekilde tanıttıktan sonra, benim için yaptıkları sürprize de değinmeden edemeyeceğim. (Postun sonunda sizin için de bir sürpriz hazırladım)

    Son kampalarından biri olan L' OREAL Magic Blur (ki incelemesi de hazır, sizi çok yormayayım diye, birkaç gün sonra blogda olacak) kampanyasında, hedef kitleye uygun her meleğe ürün, tester ve indirim kuponlarıyla dolu güzel bir paket gönderildi. Gönderimden sonra ise her melekten, deneyimlerini paylaşması istendi. Kendim denedim ama annem, ablam ve çok yakın bir kız arkadaşımla tester ve indirim kuponları vasıtasıyla denettim de...

    Tavsiye Kanalı, bu deneyimlerin fotoğraflarını sosyal medya üzerinden paylaşan meleklerine, bir de büyük ödüller vereceğini duyurdu. Toplamda konuyla ilgili 3 yarışma yapıldı, hepsine de keyifle katıldım ve son yarışmada da kazananlardandım.

    Ödülü mü merak ettiniz? Koskocaman bir kolide geldi.
    Hemen paylaşıyorum:

    tavsiye kanalı


    İşte bunların hepsi! L'OREAL ve GARNIER ürünleri... Harikalar değil mi?

    tavsiye kanali


    Her biri de ayrı ihtiyacı karşılayacak şekilde hazırlanmış, 1 seneyi geçer sanırım kullanmak :)


    loreal

    Kozmetik dolabımda yer kalmadığını artık itiraf edebilirim.

    loreal

    Pakette bir de makyaj malzemeleri vardı.

    maybeline

    Tabi bir de içtenlikle yazılmış notları...

    tavsiye melegi


    Bir kere daha, iyi ki Tavsiye Meleği' yim dedim. Çok teşekkür ederim her biri için...
    Öte yandan yarışmada kazanmama vesile olan Zeyna' ya ayrıca teşekkür ederim. 

    macig blur

    Ürünlerin bir kısmı, deneyimlemek ve blogda yazılmak için dolabıma kaldırıldı bile. Geri kalanların bir kısmı çevremdeki arkadaşlarıma da ayrıldı. Sizlerle de paylaşmazsam olmazdı tabi.

    Aşağıda gördüğünüz 
    L'OREAL nemlendirici krem, 
    L'OREAL Pure Zone jel, 
    GARNIER tonik 
    ve 
    ELSEVE saç bakım yağından oluşan paketi, sizlerden birine hediye edeceğim.

    cekilis


    Bunun için yapmanız gereken ise, sadece blogumu takip etmek ve Tavsiye Kanalı' na üye olmak.
    Eğer sosyal medyada paylaşırsanız, zorunlu değildir ama her paylaşım +1 hak getirir.
    Tavsiye Kanalı'na üye olduğunuz mail adresini benimle paylaşmayı ve sosyal medyadaki paylaşım linklerinizi eklemeyi sakın unutmayın olur mu?

    Kargo ücreti benim tarafımdan karşılanacak bu mini çekilişimin son gün ise 1 ŞUBAT!

    teşekkürler